Hindistan

‘Bangladeş’te apaçık bir renkli devrim yaşandı’

Bangladeş’te temmuz ayının ortalarında başlayan öğrenci protestoları bir renkli devrime dönüştü. Yaşanan şiddet olayları sırasında yüzlerce kişi hayatını kaybederken, ülkenin Başbakanı Şeyh Hasina, askeri bir helikopterle birlikte Hindistan’a gitmek zorunda kaldı. Protestocuların Başbakanlık konutunu bastığı görüntüler, dünyada gündem oldu.

Olayların devamında Bangladeş Silahlı Kuvvetler Komutanı Orgeneral Waker-uz-Zaman, Başbakan Şeyh Hasina’nın istifa ettiğini duyurdu. Öğrencilerin yoğun baskısı ve talebi üzerine, uluslararası bağlantılarının kuvveti ve aldığı Nobel ödülü ile öne çıkan Muhammed Yunus, 8 Ağustos’ta geçici hükümetin başına geçti.

Ancak Şeh Hasina’nın, ABD’nin Bengal Körfezi’nde yer alan St. Martin’s adasına askeri üs kurma yönündeki taleplerini sürekli olarak reddettiği ve ABD baskılarına boyun eğmediği yönündeki açıklamaları, gündeme bomba gibi düştü. ABD’nin Hint-Pasifik stratejisinin önemli bir ayağı olan adalara yerleşme ve deniz ticaret rotalarını kontrol altına alma planı ile bağdaşan St. Martin’s adasının denkleme eklenmesiyle birlikte, renkli devrimin arkasındaki ismin ABD olabileceğine dair şüpheler kuvvetlendi.

Bangladeş’te yaşanan renkli devrimi, ABD’nin St. Martin’s adasına kurmak istediği askeri üssü, Şeyh Hasina üzerinden şekillenen Hindistan-Bangladeş mevzusunu, Çin’in duruşunu ve Asya’daki hareketli jeopolitik fay hatlarını, Dumlupınar Üniversitesi’nden Asya çalışmaları uzmanı Dr. Barış Adıbelli ile konuştuk

‘Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında BM sürecinde hep yanımızda duran tek ülke Bangladeş’ti’

Bangladeş’in Kıbrıs sürecinde Türkiye’nin her daim yanında olduğunu hatırlatan Dr. Barış Adıbelli, diğer yandan Kurtuluş Savaşı’na destek veren Müslümanlar arasında Bangladeşli Müslümanların bulunduğunu da belirtti:

“Şimdi Bangladeş böyle yoksul, üçüncü dünya ülkesi gibi lanse edildi Batı’da. Türkiye için de bu biraz geçerli. Tabii Türkiye için Bangladeş’in ayrı bir önemi var. Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında BM sürecinde hep yanımızda duran tek ülke Bangladeş’ti. Kendisi 1971’de kuruldu. 1970’lerin sonuna doğru Türkiye’nin lehine oy veren tek ülke oldular. Rahmetli Bülent Ecevit, Bangladeş’i çok severdi. O dönemden kalma bir dostluk var. O meşhur Hint Müslümanları da var tabii Kurtuluş Savaşı’nda bize yardım eden. Onların bir kısmı Pakistanlı, bir kısmı da Bangladeşli. Tarih boyunca bir sempatimiz vardır dolayısıyla.”

‘Büyük güçlerin dikkati de her zaman Bangladeş’in üzerinde olmuştur’

Doğal kaynakları yüksek olmayan Bangladeş’in stratejik bir konuma sahip olduğunu aktaran Adıbelli’ye göre bu durum, büyük güçlerin dikkatini çeken yegane faktör olarak öne çıkıyor:

“Bengal Körfezi’ne hakim iki ülke var. Birisi Myanmar, diğeri de Bangladeş. Bunlar aslında jeopolitik kardeş. İkisindeki durum da çok önemli. Sadece Bangladeş ile değil, Myanmar ile bir bütün olarak Bengal Körfezi ele alınmalı. Sonda söyleyeceğimi şimdi söyleyeyim. Bangladeş niye bu kadar önemli? Bangladeş’i kontrol eden, Bengal Körfezi’ni kontrol eder. Bengal Körfezi’ni kontrol eden de Hint Okyanusu’nda deniz ticaret yollarını kontrol eder. Jeopolitik önemi bu. Bangladeş’te petrol çıkmıyor. Değerli madenler çıkmıyor. GSMH’sı yüksek değil. Genç işsizlik oranı yüksek. Konfeksiyon alanında maharetli bir ülke. Fakat asıl silahı bu stratejik konumu. Dolayısıyla büyük güçlerin dikkati de her zaman Bangladeş’in üzerinde olmuştur.”

‘Adaları batmayan uçak gemisi olarak kullanan ABD, çevredeki ülkeleri de kuşatmış oluyor’

ABD’nin Bengal Körfezi’nde hakimiyet sağlayarak deniz ticaret yollarında etkinlik kurmak için St. Martin’s adasına üs kurmak istediğini kaydeden Dr. Adıbelli, ABD’nin “batmayan uçak gemisi” stratejisi kapsamında birçok adaya yerleşmiş olduğuna dikkat çekti:

“Myanmar ile Bangladeş’te inanılmaz bir süreç sürüyor. Myanmar’da bir cunta var ve ülkenin kuzeyinde bu cuntaya karşı büyük bir direniş var. Burada bırakalım. Çin Dışişleri Bakanı da bir Myanmar ziyareti gerçekleştiriyor. Biz Bangladeş’e bütün olarak bakıyorduk. Şeyh Hasina Vecid bir Hint gazetesine açıklamada bulundu. ‘Bilinmeyen bir şey var. ABD bana çok uzun zamandır baskı yapıyor’ dedi. St. Martin’s adı verilen küçük bir ada var Bengal Körfezi’nde. Amerika, buraya bir askeri üs kurmak istiyor. Şeyh Hasina, ABD’nin bu teklifini her daim reddettiğini söyledi. Bu açıklama, Bangladeş’teki olayları bambaşka bir formata soktu. Bu, bizim renkli devrim olarak bildiğimiz olayları hatırlattı. Öğrenci protestoları ile bilinir. Bana, Çin’de 1989’da yaşanan Tiannamen olaylarını hatırlattı. Bakın dünyadaki ilk renkli devrim girişimi, 1989’da Çin’de yaşanan Tiannamen öğrenci protestolarıdır. Çin istihbaratı, olayların ABD ve Tayvan istihbaratı tarafından organize edildiğini tespit etmiştir. Bu işin sorumluları da ya Tayvan’a ya Amerika’ya kaçtı.

Bu Bangladeş olaylarında da benzer bir durum olup olmadığını sorgularken, Şeyh Hasina’dan da böyle bir açıklama gelince taşlar yerine oturdu. St. Martin’s adası çok önemli. ABD’nin öteden beri batmayan uçak gemisi stratejisi var. Tayvan bunun başını çekiyor. Sri Lanka, Rodos, Kıbrıs vs. var. Bunları batmayan bir uçak gemisi olarak kullanan ABD, çevredeki ülkeleri de kuşatmış oluyor. Benzerini Bangladeş’te görüyoruz.”

‘Hindistan, ABD’nin buraya yerleşmesini istemiyor’

Barış Adıbelli’ye göre, devrik lider Şeyh Hasina’nın açıklamaları, renkli devrimin arkasında St. Martin’s adasına askeri üs kurmak isteyen ABD’yi işaret ediyor:

“Bangladeş aslında Hindistan ve Çin arasında. Çin ile kara sınırı yok ama jeopolitik haritalar, bizim bildiğimiz siyasi haritalardan çok farklı. Çıkarlar ve rekabetler belirliyor hatları. Bangladeş, Hindistan ile Çin arasında bir ülke. Burada ABD, Hindistan ile hareket ediyor gibi gözükse de kendi çıkarını takip etmekte. Şeyh Hasina’nın açıklamalarına göre protestolar dış destekli. ABD’yi işaret ediyor. Şeyh Hasina, yarın St. Martin’s adasına askeri üssü onaylayacak bir iktidar geleceğini söylüyor. Bugün de ilginç bir haber var. Bu öğrenci grupları, Şeyh Hasina’nın partisi Avami Birliği’ni de, Cemaati İslami Partisi’ni de istemediklerini söylediler. Yeni bir parti kuracaklarını açıkladılar. Hindistan da aslında Şeyh Hasina’nın politikasını destekliyordu. Yani Hindistan, ABD’nin buraya yerleşmesini istemiyordu.”

‘Amerika’nın Hindistan karşısında yapabileceği çok fazla şey yok’

Hindistan lideri Modi’nin, Amerika’nın elinde pek fazla koz olmadığını fark ettiğini belirten Adıbelli, Hindistan’ın bu sebeple Hint Okyanusu bölgesinde kendi politikasını izlediğini aktardı:

“Hindistan ve Bangladeş arasında 4 bin kilometre sınır var. Bangladeş’te renkli devrim olduktan sonra Hindistan’ın ilk adımı, sınır muhafızlarını alarma geçirmek oldu. Hindistan Dışişleri Bakanı, ‘Ne olur ne olmaz, biz hazırlığımızı yapalım’ dedi. Ayrıca Bangladeş’te, Hindulara yönelik Müslüman saldırılarının başladığı iddia ediliyor. Hem öğrencilerin Avami Partisi’ne üyelerin hem de Hinduların peşinden gittiği söyleniyor. Hindistan bu ihtimali niye dile getiriyor? Bu, bana Sri Lanka’yı hatırlattı. İndira Gandi zamanında Hindistan, Sri Lanka’ya barış gücü adı altında protestoları bastırmaya asker göndermişti. Acaba Bangladeş ordusuna Hindistan’dan ‘Siz bastıramadınız, biz yardım gücü gönderelim’ teklifi mi gelecek? Hindistanve Sri Lanka o dönem bambaşka bir sürece girmişti. Öte yandan ABD ve Hindistan arasında da bir gerilim olduğu doğru. ABD, Türkiye’ye S-400 konusunda kan kusturdu adeta. Hindistan ise Rusya’dan aldığı füzeleri üretip Vietnam’a satıyor ama ABD’nin Hindistan ile savunma sanayisi ilişkileri sürüyor. Amerika’nın Hindistan karşısında yapabileceği çok fazla şey yok. Modi bunu anladı. ABD’nin eli, Hint-Pasifik stratejisi sebebiyle bağlı.”

‘Bangladeş’te apaçık bir renkli devrim yaşandı’

Bangladeş’te yaşananları “apaçık bir renkli devrim” olarak tanımlayan Dr. Adıbelli’ye göre, yaşanan renkli devrimin arkasındaki ülke ABD:

“Bir mesele daha var. Hintliler gündeme getiriyor. Bangladeş Milliyetçi Partisi ile bir Pakistan meselesi ortaya çıktı. Yani Hindistan, Bangladeş ile Pakistan’ın ilişkileri geliştirmesinden korkuyor. Bir de Pakistan’ın stratejik ortağı Çin. Çin’in bölgeye gelişinden korkuyorlar. Cemaati İslamiye’nin kökeni Pakistan. Siz geldiniz 2016’da liderini idam ettiniz. Şeyh Hasina aslında seküler bir yönetimin temsilcisi. İngiliz oyunu her yerde var. Burma, Myanmar, Birmanya vs. Bir ülkenin üç ismi olur mu? Fransızlar başka şey diyor, İngilizler başka şey diyor, Myanmar halkı başka şey diyor kendine. Burada Nepal var. Hindistan’da yarı özerk bölgeler var. Bu bölge hep böyle. Ama burada bir mesele var. Pakistan ve Bangladeş arasına 1971’de kan girdi. Nasıl tekrar bir araya gelecekler bilmiyoruz ama Pakistan ‘yanınızdayız’ diyor. Hindistan, kimi kolluyor burada? Çin’i mi Amerika’yı mı? Bence ABD’yi. Yani ABD’nin ne yapacağını gözetliyor.

Hindistan’ın bence Bengal Körfezi’nde istemediği yegane devlet ABD. Hindistan bu ada meselesinden de hoşnut değil. Eğer Çin’in adımları olmasaydı, son dönemde ABD, Sri Lanka’ya da girmek istiyordu. Kendileri mi belli etti yoksa sızdırıldı mı bilmiyorum ama Bangladeş’te apaçık bir renkli devrim yaşandı. Çin Dışişleri Bakanı son üç yıldan beri, Şanghay İşbirliği Örgütü toplantılarında renkli devrim konusunda Asya ülkelerini sürekli uyardı. Şimdi Sırbistan’a hafiften bir denemeler yapıyorlar. Orada halkın lityum pilleri konusunda sıkıntıları var. Sırbistan da hareketli. Amerika aslında silahlı kuvvetlerle ülkelere müdahaleyi bıraktı. Böyle bir manipülasyon var. Şeyh Hasina’nın oğlu, erken seçim olursa annesinin de gelip katılacağını söyledi. Fakat Hasina dönemi bitti. Avami Birliği düzgün bir genç aday seçebilirse bir şansı olabilir.”

‘Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan örneklerinde gördük: renkli devrimler gerçekleşirken ordu pasif kaldı’

Dr. Adıbelli, Bangladeş’te hükümeti deviren öğrencilerin doğrudan Muhammed Yunus’u talep etmelerinin, ayaklanmaların önceden planlanmış olabileceğine dair kuvvetli şüpheler doğurduğunu kaydetti. Bangladeş ordusunun da tıpkı Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan renkli devrimlerinde olduğu gibi pasif kaldığına dikkat çeken Adıbelli, diğer yandan Hindistan ve Bangladeş’in arasını bozmak içn Şeyh Hasina’nın iadesi ve yargılanması mevzusunun gündeme getirildiğini belirtti:

“Minareyi çalmışlar kılıfı da hazırlamışlar. Öğrenciler gitti Muhammed Yunus’u istedi. Demek ki her şeyi hazırlamışlar önceden. Muhammed Yunus’a da uluslararası camiadan kimse karşı çıkmaz. Dikkatimi çeken bir şey daha var. Avrupa’da aşırı sağ yükselirken, siyasi İslam da Asya’da yükseliyor. Cemaati İslamiye güçleniyor. Pakistan’da da yükselişte siyasi İslam. Sri Lanka’da da hatırı sayılır bir yapı var. Hindistan’da da bir benzeri var. Radikal anlamda söylemiyorum. Bunların siyasi hayattaki etkisi ve partileşme gücü artmaya başladı. Bir soru işareti daha var. Bangladeş ordusu çok olgun davrandı. Müdahale etmedi, yönetime el koymadı. Hızlı bir geçiş yapıldı. Öğrenciler Muhammed Yunus’u istedi. Aldılar getirdiler. Ortam sağlandı. Myanmar’daki cunta gibi devam edebilirlerdi fakat yapmadılar. Burada Amerikan faktörünün belirgin olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan örneklerinde gördük: renkli devrimler gerçekleşirken ordu pasif kaldı. ABD’nin mühendisliğini yaptığı bu renkli devrimlerde ordu pasif kalıyor. Bunun tutmadığı yerlerde ordu yönetime el koyuyor. Bangladeş’te de ordunun bir-iki yıllığına yönetime el koyabileceğini düşündüm.

Pakistan’da da sık sık darbe olmuştu. 1971’den bu yana 29 darbe girişimi var. Bangladeş’in de siyasi geleneği Türkiye’ye çok benziyor. Takip edebildiğimiz kadarıyla bunlar çok önceden hazırlanmış. Ben orada suların durulduğunu düşünmüyorum. Daha çok konuşacağız Bangladeş’i. Çünkü öğrenciler veya onların arkasındaki akıl tatmin olmadı. Şeyh Hasina gitti. Şimdi Şeyh Hasina’nın Hindistan tarafından sınır dışı edilmesini ve Bangladeş’te yargılanmasını istiyorlar. Birkaç bakanı almışlar ama asıl hedefleri Şeyh Hasina. Bunun, Hindistan ile Bangladeş’in arasını bozacağını söylüyorlar. Çünkü Hindistan büyük ihtimalle vermeyecek Şeyh Hasina’yı. Bir gerginlik oluşacak. Bu gerginliğin, Çin’e ve Pakistan’a yarayacağını düşünen analizler var.”

‘Wang Yi, BRICS ve ŞİÖ toplantılarında sıklıkla renkli devrim uyarısında bulundu’

Çin’in son dönemde renkli devrimler konusuna BRICS ve ŞİÖ gibi uluslararası kuruluşların toplantılarında en üst düzeyden dikkat çektiğini aktaran Dr. Barış Adıbelli’ye göre, ABD’nin renkli devrim hamlesi sonrası Bangladeş’te işler planlandığı gibi gitmeyebilir

“Son birkaç yıldır gerek Şi Cinping, gerekse Wang Yi, toplantılarda renkli devrimlere dikkat çekti. Bu renkli devrimler kendi başlarına olmuyor. Arkalarında belli oluşumlar var. Bir dönemler Açık Toplum Enstitüleri ve Soros işaret edildi. Aslında ABD’deki düşünce kuruluşları var, bunların hepsine ‘Gölge CIA’ deniliyor. Amerika, bunların yazdıklarını uyguluyor. Çin’in işaret ettiği ana nokta, ABD’nin renkli devrimler vasıtasıyla yaptığı müdahaleler. Çin, renkli devrim kavramını çok uzun dönemler kullanmamıştı. Fakat son üç yıldır sıklıkla vurgu yapıyorlar. Wang Yi, BRICS ve ŞİÖ toplantılarında sıklıkla renkli devrim uyarısında bulundu. Son raporlar, bunun somutlaştırılması oldu. Yani burada ABD bir taş attı. Acaba umduğunu alabilecek mi yoksa attığı taş, Bangladeş’i Çin’in kucağına mı itecek? Hindistan burada tarafsız gibi duruyor. Yani ABD’nin beklentilerini karşılamıyor. ABD Büyükelçisi, Şeyh Hasina’yı eleştirip Bangladeş’te insan hakları olmadığını söylüyor. Sonrasında da ‘Bangladeş’i görmezden gelemeyiz’ diyor. Yani Beyaz Saray’a, ‘İnsan hakları yok ama Bangladeş’in jeopolitik değeri yüksek’ diyor. Çifte standart ortada.”

“Asya siyasi anlamda kaynıyor”

ABD’nin Çin ve Hindistan nüfuz alanındaki bölgede yer alan Bangladeş’te nasıl bir yol izleyerek kazançlı çıkmaya çalışacağını dikkatle takip edeceğini vurgulayan Adıbelli, diğer yandan Amerika’nın Pasifik’te giderek azalan siyasi etkisine dikkat çekti. Japonya Başbakanı Kişida’nın istifası ve Bangladeş’teki renkli devrim ile birlikte Asya-Pasifik bölgesinin adeta kaynamaya başladığını belirten Adıbelli’ye göre, askeri müdahalelerin yaşanması dahi muhtemel:

“ABD, Çin ve Hindistan arasında kalmış Bangladeş’i nasıl oradan çıkartıp St. Martin’s adasına üs kuracak? Modi buna izin vermez. Şeyh Hasina bir koz. Avami Birliği de Hindistan’ın kontrolüne girmiş olacak. Cemaati İslami’nin Pakistan ile organik bağı var. Bangladeş Milliyetçi Partisi’nin de Çin ile ilişkileri geliştirme hedefi var, Hindistan’a mesafeliler. Asıl merak ettiğimiz konu, ABD’nin hangi kıvrak manevra ile bu işten sıyrılıp kârlı şekilde çıkabileceği. Beceremezse St. Martin’s de yalan olacak. Myanmar zaten elinden çıktı. ABD, Hint-Pasifik olarak adlandırdığı bu coğrafyada kıyı bölgelerinde bölük pörçük şeyler yapmayı deniyor. Biden zaten dağılmış durumda. Bir yanda Ukrayna ve Ortadoğu var. Diğer yanda Çin-Tayvan meselesi. Biden hangi biriyle uğraşacak? Çin meselesinde zaten Filipinler ile Çin’i karşı karşıya getirmek için büyük bir çaba vardı. Japonya Başbakanı, eylül ayında istifa edeceğini söyledi. Biden’ın en önemli müttefiki gidiyor. Güney Kore lideri de son seçimde zayıfladı.

Asya, siyasi anlamda kaynıyor. Dolayısıyla Bangladeş hiç beklemediğimiz bir ülkeydi. Darbe olsa bu kadar şaşırmazdık. Hep darbe olan yerler buralar. Ama buradan bir Bangladeş-Pakistan dostluğu çıkarsa bu da tarihin seyrini değiştirir. Hindistan’ın en önemli eyaletleri Bangladeş ile sınır komşusu. Cemaati İslamiye çok büyük bir yapı. Pakistan bölgeye gelirse dengeler değişir. Yani sular durulmadı, Bangladeş’te nokta konulmadı. Aksine her şey yeni başlıyor. Unutmayalım, Hindistan daha önce Sri Lanka’da yaptı. Şimdi de üç-beş bin azınlık bahane edilerek Bangladeş’e Hint barış gücü gitmesi gündeme gelebilir. Dikkatle takip etmek gerekiyor.”

habermazidagi.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

-
Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort